Cuma, Ocak 18th, 2013 | Author:

Bitik ŞehirFilm New York sokaklarında bir cinayet sahnesiyle başlar. Bir polis olan Billy Taggart(Mark Wahlberg), bir tecavüz suçlusunu öldürmüştür. Olayın kasıtlı olup olmadığı araştırılır. Billy suçlu bulunmasa da şefinin baskısıyla istifaya zorlanır ve polislikten ayrılır. Özel dedektif olarak çalışmaya başlar.

Aradan yedi yıl geçer. Bir gün New York belediye başkanı(Russell Crowe ), Biily’nin ofisini arar. Karısının kendisini aldattığından şüphelenmektedir. Dedektif iddiaları doğrular ancak olaylar göründüğü gibi değildir. Bu sırada başkanın eşinin görüştüğü adam ölür, bir cinayete kurban gider. Araştırmalarını derinleştiren Billy, başkanın da isminin karıştığı politik bir skandalın ve karmaşık olaylar zincirinin içinde bulur kendisini. New York, yeni belediye başkanını seçmek üzere ve seçim kampanyaları devam etmektedir.

Bitik Şehir, güçlü oyuncu kadrosu ve senaryonun bütününü oluşturan karakterlerin kesişen küçük hikayeleriyle baştan sona merakla ve keyifle izlenen akıcı bir film. Yönetmen ve oyuncuların filmle ilgili görüşlerini de aşağıya ekliyorum. “Bitik Şehir” bugün başlıyor. Amerika ile aynı anda sinemalarda…

“Bitik Şehir”in ana kahramanı Billy Taggart, Mark Wahlberg’ün oynadığı en zengin karakterlerden biri. Oscar adaylığı olan oyuncu, “Filmin senaryosu bana büyürken izlediğim zeki karakterlerin yönettiği gerilimleri hatırlattı.” diyor. Billy işini çok seven New York şehrinin eski bir polisiydi ve oldukça başarılıydı taki bir cinayeti araştırırken çok ileriye gidene kadar. Şimdi ise ay sonunu zor getiren bir özel dedektif, Wahlberg “Belediye Başkan’ından telefon gelince rozetini ve silahını geri almak için bir şans yakaladığını düşünüyor.” diye açıklıyor. “Başkan, eşinin onu aldattığını düşünüyor ve bunun tekrar seçilmesinde engel olabileceğini düşünüyor. Billy araştırmaya başlayınca bunun sadece aldatan bir eşi incelemekten öte bir şey olduğunu fark ediyor ve işte o zaman Başkan ile Billy arasındaki savaş başlıyor.

Karakter olarak cazibeli ve tehditkâr bir karışıma sahip olan Belediye Başkanı Hostetler’i canlandıran Russell Crowe film hakkında “Köşeleri olan bir hikâye ve bu, karakterlerin konuşmalarına da yansıyor. Oynayacağım projeleri seçerken fiziksel olarak etkilenip etkilenmediğime bakarım ve ‘Bitik Şehir’in senaryosunu okurken heyecanlandım ve hemen Belediye Başkanı adına kararlar vermeye başladım. Film gerçekten olgun bir hikâyeye sahip” diyor.

Görünenden daha fazlasına sahip başkanın eşi Cathleen’i canlandıran Catherine Zeta –Jones ise “Film gerçekten izleyicinin zekâsına saygı duyuyor. Akıllı diyalogları ile kurşun yemişe dönüyorsunuz” diyor.

Emniyet Müdürü Fairbanks’i canlandıran Jeffrey Wright şu şekilde anlatıyor filmi: “Bitik Şehir’i çağdaş bir Humphrey Bogart hikâyesi gibi okudum, arka fona yansıyan ihanet ve herkesin birbirini alt etmek için azimli olduğu bir yerin ilgi çekiciliği.”

Yönetmen Allen Hughes filmini şöyle açıklıyor: “Birçok harika aksiyon sahnesine, dönüm noktalarına ve dinamik bir yazın türüne sahip ama en önemlisi karakterler. Çok katmanlı Billy Taggart’ı kâğıttan hayata geçirmek zorlayıcıydı. Bitik Şehir’ en sonunda bir kefaret hikâyesidir. Billy’nin uzun zamandır yakasını bırakmayan bir olay için ne kadar ileriye gidebileceğini kestiremiyoruz” diye anlatıyor.

Yapımcı Randall Emmet oyuncuların ve yönetmenin hikâyeye duydukları tutkuyu paylaşıyor. “Her zaman sisteme karşı duran, haksızlığa uğramış kişileri anlatan filmleri sevmişimdir.” diyor Emmett. “Hikâyenin nereye gideceğini hiçbir zaman anlayamamak beni çok heyecanlandırdı.”

Hughes senaryoyu okur okumaz Billy rolü için Mark Wahlberg’i düşündüğünü belirtiyor. Yapımcı ekliyor “Mark’a gittim, oturduk ve “Bitik Şehir”in yapım yolculuğuna başladık.”

Wahlberg “Allen senaryoyu bana gönderdi ve ‘Seni bu rolde görüyorum, bu filmi beraber yapmak ister misin?’ diye sordu” diyerek sürece dahil oluşunu anlatıyor. Ayrıca Mark Wahlberg karakter ve materyal ile bir bağ hissettiğini ve bu yüzden filmde yapımcılık da yaptığını belirtiyor.

Hughes “Mark’ın oyunculuğunda sevdiğim şeylerden biri de mazlum kişiliğin ruhunu somutlaştırıyor olması” açıklamasında bulunuyor. “Onda cazibeli bir şeyler var ve güldüğünde tüm odayı aydınlatıyor. Mark daha önce hiç böyle bir iş yapmadı ve bu da benim için çok ilginç. İzleyiciyi şaşırtma kabiliyetine doğuştan sahip ve bu da ‘Bitik Şehir’ deki rolü için en gerekli olan şey” diyerek Mark Wahlberg’in filmdeki etkisini anlatıyor.

Wahlberg “Billy’nin özür dileyen bir tip olmamasını seviyorum” diyor. “Yıllarca önce yaptığı bir yanlışı düzeltmek için elinden geleni yapıyor. Brooklyn’de sahip olduğu dedektiflik bürosundan, şehri ve eskiden sahip olduğu hayatı izliyor ve onu özlüyor. Belediye başkanının eşini incelemek, ona sadece bir borcunu ödeme günü sağlamayacak aynı zamanda eski hayatına geri dönebilmesi içinde bir şans tanıyacak.”

Başkanın teklifinde aslında çok daha sinsi bir amaç olduğunu kısa bir sürede öğreniyor, bu da Billy’nin eski polis günlerinden kalma içindeki hiç kullanılmamış kaynakları kullanmasını sağlayıyor. En sonunda Billy ve Başkan, Billy’nin kendini test etmesini sağlayacak bir çatışma yaşıyorlar. Hughes ekranda Wahlberg-Crowe karşılaşmasının çarpıcı olacağını biliyordu. Crowe ile ilk görüşmesinde Crowe’un bir mahkemeyi herhangi usta bir politikacı gibi bir yemek partisinde bile idare edebileceğini gördü. “O harika bir hikâye anlatıcı ve benim için en büyük sürpriz buydu çünkü Crowe’un bu yönü çok az gösteriliyor.”

Crowe, rolüne halkın önünde olan belli bir kişiye göre değil de, onun yerine New York şehrinin birçok resmi çalışanını seçip onlara göre çalışmış. Şöyle açıklıyor: “Son elli yıla döndüm ve eski Belediye Başkan’larının okullarına, nereli olduklarına, insanlarla nasıl bağ kurduklarına baktım. Bitik Şehir’in Belediye Başkan’ı Hostetler, yarı Queens’ten yarı Wall Street’ten. Tamamen popülist olan Belediye Başkan’ı kıymetini bildiği ve beklentisi olan elitist bir hayat tarzına sahip. Hepimiz güçlü olan bozulur klişesini biliriz ama bozulmuş kişinin bunu daha iyi bir amaç için yaptığını söylemesi çok ilginç.” Crowe, yalnızca etkileyici yeteneğini değil aynı zamanda kendi inanılmaz kişiliğini de role katıyor. Wahlberg “Russell yaşayan aktörler içinde en iyilerinden biri ve aynı zamanda çok çekici biri.” diyor. “Sette Belediye Başkan’ıydı. Kesinlikle benim karakterim Billy’i büyülüyordu ama bir kez Başkan’ın yozlaşmış olduğunu öğrendiğinde, Billy onu durdurmalıydı. Russell’dan daha korkutucu bir karşı taraf yoktur ve film bunun üstüne gidiyor.”

You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.
Leave a Reply

CAPTCHA (Şahıs Denetim Kodu) Resmi
*