Tag-Archive for » Yaşam «

Pazar, Haziran 15th, 2014 | Author:

Yenikapı-Hacıosman metro hattını kullanırken.

 

Category: Genel, Yaşam  | Tags: , , ,  | Leave a Comment
Çarşamba, Şubat 29th, 2012 | Author:


Dünden yarım bırakılan işler var. Bu hafta yapılması planlanan ve hafta ortası olmasına rağmen hala başlanılamayanlar. Gelecek haftaya ve ileriki zamanlara dair yapılması gereken başlangıçlar. Çocuklarla ve sevdiklerimizle geçirmek istediğimiz zamanlar, sadece kendimize ayırmak istediğimiz zamanlar. Spor yapmak, istediğimiz beslenme düzenini oturtmak ve keyifli yemek ortamları yaratmak da önemli yaşamdan aldığımız zevk ve verdiğimiz ışık anlamında. En azından haftada üç gün biraz erken yatabilmek, haftada iki gün biraz geç kalkabilmek… Sonra sevdiğimiz müzikler ve aklımızda bir köşede duran ve sayıları gittikçe artan filmler ve kitaplar var ilgilenilmesi gereken. Yeni yerler görme isteği zaten her daim… Ayrıca gönüllü olarak verilen sözler var hem kendimize hem iletişimde olmaktan mutluluk duyduğumuz kişilere. Kafamıza taktığımız ufak tefek şeyler de olmuyor değil tabii ilişkilerimize dair. Bitmez…! …ve bitmesin de…

Pazartesi, Eylül 26th, 2011 | Author:

Woody Allen’ın merakla beklenen son filmi Paris’te Gece Yarısı 30 Eylül’ de vizyonda… Kitabı üzerinde çalışan ve evlenmek üzere olan Amerikalı bir yazarın, nişanlısı ve nişanlısının ailesiyle birlikte çıktığı Paris tatilinde yaşadığı veya bir kısmını da yaşadığını sandığı olaylar anlatılıyor filmde. Film boyunca var olan nostalji tutkusu eşliğinde, evlenme kararı almış iki kişinin hayattan beklentilerinin ne kadar farklı olduğuna ve bunu keşfetme süreçlerine tanık oluyoruz aynı zamanda. Nostalji, film boyunca farklı şekillerde sorgulanıyor ve hatta acımasız tespitlerle etiketleniyor. Filme göre geçmişe özlem, şimdiki zamanda mutlu olmayı, anı yaşamayı beceremeyen insanın yaşadığı mutsuzluklardan kaynaklanan bir ruh hali. Basın gösterimini izlediğim filmin bana düşündürdüğü başka bir konu ise aşk ve yaşanılan yer arasındaki ilişki. Gil ve Inez, Amerika’da heyecanla düğün hazırlığı içindeyken nasıl oldu da Paris’te işler değişti? Filmi izlerken, “Vicky Cristina Barcelona(Barselona, Barselona)” da olduğu gibi yine bir kitabın içinde hissettim kendimi. “Barselona, Barselona” filmi ile ortak noktaları da olan Paris’te Gece Yarısı, geçmişe ait kurgusal görüntü ve diyaloglarıyla rahat izlenen, eğlenceli bir Woody Allen filmi… Ernest Hemingway, Scott Fitzgerald, Salvador Dali gibi isimlere rastlayacağınız filmde, zaman zaman Gil’ in yerinde olmak isterken bulabilirsiniz kendinizi. Hikâye içinde yazarlar aracılığıyla izleyiciye iletilen yaşama dair tespitler de filmin daha akılda kalıcı ve cazip olmasını sağladı benim için. Kesinlikle tavsiye ederim.

Salı, Şubat 22nd, 2011 | Author:

Bugünün dünyası kesişen meslekler, kesişen yollar ve farklı coğrafyalardaki benzer duyguları içeriyor. İnsanlar arasında daha çok ortak nokta var artık. İnternet sayesinde bilgiye ulaşmanın ve iletişimin sınırsızlığı mı dersiniz,  2012’nin tüm varsayımlarıyla yaklaşmasının getirdiği etkiler mi dersiniz, bilemiyorum ama dünya değişti, değişiyor. Yaşam alışkanlıkları ve gereklilikleri de değişiyor.

Tek birşey yapmak çoğumuza yetmez oldu. Para kazanacağımız sevdiğimiz bir işimiz olsun ve bu konuda uzmanlaşalım, en iyilerden olalım; iş dışında da algımız açık olsun, ilgimizi çeken konuları derinlemesine araştırıp, zevkle öğrenelim, paylaşalım, yarı uzman olalım; ayrıca fiziksel aktivite, yetenek, el becerisi ve belki biraz da sabır gerektiren uğraşlarımız olsun. Hobilerimiz de hayatımızdaki yenilenme ve dışa vurum kaynaklarımızdan biri olsun. Dopdolu keyifli bir yaşam…  Bir de yalnız olmayalım tabii…

Sevdiğimiz tek bir iş yoksa, çok iş varsa yapabileceğimiz ve aynı zamanda  paraya dönüştürebileceğimiz…  Daha da şanslıyız o zaman. Mesai ve ofis bağımsız bir işler zinciri kurgulayıp, ona uygun adımlar atarak daha çok uzmanlık gerektiren, daha yoğun ama daha renkli bir iş hayatı da yaşam seçenekleri arasında olabilir. Doğru analiz, doğru bakış açısı, doğru plân ve sürekli güncellenen kişisel ve mesleki gelişim hali koşuluyla…

Çarşamba, Ekim 20th, 2010 | Author:

Bir insan yaşadığı her tür olumsuzluğa rağmen nasıl başarır güçlü görünmeyi? Nasıl olur da yakını bildiği kişilere açmaz sıkıntılarını? Kendisini bin türlü çözümsüzlüğün çevrelediğini hissettiği anlarda nasıl gider gelir işine; nasıl bir performans gösterir, ne derecededir yaratıcılığı? Ufacık sebeplerden demoralize olmuş arkadaşlarını, hangi duyguyla yüreklendirir, espriler yağdırır ard arda, eğlenir, eğlendirir ?… Nasıl olur da mutluluğundan büyük parçalar kopup gitmez?

Sanırım olayın iki kilit noktası var. Koşullar ne olursa olsun herkes için hayat devam ediyor ve hiçbirşey sürekli değil; sorunlar da öyle. Önemli olan minimum hasarla atlatmak. Birinci noktanın bu olduğunu kabul edersek, ardındaki ikinci nokta da birşeyler değişecekse bunu sadece kişinin kendisinin yapabileceği. Böyle hissedince de dert yanmak dünyanın en anlamsız şeyi oluyor bir anda. Yakınları onun yakını değil mi gerçekten, samimi paylaşımlar yok mu aralarında, yeterince sevmiyorlar mı birbirlerini, yoksa sadece iyi gün dostu olarak mı görüyorlar karşılıklı veya tek taraflı? Hepsinin cevabı “HAYIR” ne güzel ki tüm ilişkiler yolunda. O zaman neden paylaşılmıyor çözümlenmesi gerekenler? Dertler paylaşıldıkça azalmıyor muydu? Durumun direkt muhatabı olan birisi varsa eğer, bir ölçüde katkısı olabilir. Bunu istemesi ve anlaması koşuluyla tabii ki. Neticede her ne olursa olsun düşünüp, doğru kararı vermekten ve devamında da en doğru şekilde uygulamaktan başka çözüm yok. Evet, insan sosyal bir varlık ama bir o kadar da yapayalnız aslında.

Gri dönemlerde doğru düşünüp, doğru karar vermek ve uygulamaya geçebilmek için güçlü olmak lazım işte. Güçlü görünüp de içi kan ağlayan insanlar olduğuna inanmıyorum. İçinde bulunulan durum ne kadar sıkıntı yaratırsa yaratsın, dışarıda sağlam duran bir insanın, kendi içinde de gerçekten öyle olduğunu, tuhaf bir huzuru koruduğunu düşünüyorum. İnsan çözümün sadece kendisinde olduğu gerçeğini kabullendikten sonra -arada umutsuzluğa kapıldığı anlar olsa da- kendine olan, olması gereken haklı güveniyle güçlü hisseder, güçlü olur, güçlü görünür.
17 Ağustos 2008