“Sona Doğru” okyanusun ortasında hayatta kalmaya ve kurtulmaya çalışan bir adamın hikâyesi. Robert Redford, filmin başkahramanı ve aynı zamanda tek oyuncusu. Film boyunca ismi hiç geçmiyor. Filmde karaktere ve onun bu yolculuk dışındaki yaşamına dair tek bir ipucu yok. Sağ elinde ince bir yüzük, sol elinde yeşil taşlı irice bir yüzük var; bir de saati ve bileklikleri… Onlardan size ne çağrıştırırsa o kadar.
Film sonsuz bir okyanus görüntüsüyle başlıyor. Sonsuz deniz görüntüsüne kahramanımızın konuşması eşlik ediyor. Kendi sesinden, maceranın son zamanlarında yazdığı anlaşılan bir mektup. Filmde bundan başka pek bir konuşma yok. Film ilk andan itibaren sizi öylesine içine alıyor ki, tam konsantrasyon konuşmayı dinlerken buluyorsunuz kendinizi. Siz, deniz ve Redford’un sesi… Zihniniz ikiye bölünüyor bir anda, bir yandan tek kelimesini kaçırmadan konuşmaya konsantre oluyorsunuz, bir yandan da konuşmanın size hissettirdiklerini kendi yaşamınızdaki noktalarla eşleştiriyorsunuz. Enteresan ve güzel bir his. Filmin tamamına dair küçük bir not daha: Filmden çıktığınızda korkularınızdan da uzaklaşmış hissediyorsunuz adeta. more…